Ana teması aşk olan “Before Sunrise” filmini izlediğinizi hayal edin. Filmde, sevgili olan bir çift tren istasyonunda, altı ay sonra aynı yerde buluşmak üzere, ayrılırlar. İkisi de oldukça üzgün olan çift birbirlerine şöyle veda ederler:
“But I’m gonna be here.”
“Okay, me too.”
“All right.”
“And we’re not gonna call, write or… No.”
“No, it’s depressing.”
“Yeah, okay.”
“All right. All right, your train’s gonna leave. Say goodbye.”
“Bye.”
Bu sahnede gözlerinizden birkaç damla yaş döküldükten sonra aklınıza bazı sorular gelebilir: “Ok” kelimesinin bu diyalogda İngilizce gramer olarak görevi ya da amacı nedir? Ve Amerikalılar neden sıklıkla bu kelimeyi kullanır?
Bugün ki makalemizde, “Ok” kelimesinin farklı kullanımları üzerinde duracağız.
The word okay
“Okay” kelimesi cümle içerisinde bir isim, fiil, sıfat veya zarf olabilir ve farklı şekillerde kullanıldığında anlamı biraz değişebilir. Kelime, konuşmacılar tarafından bir isim olarak kullanıldığında, genellikle “onay veya izin” anlamına gelir. Örneğin, bir iş arkadaşınız size “The boss gave her okay.” diyebilir. Bu, patronun izin verdiğini söylemenin gayri resmi bir yoludur.
“Okay” kelimesinin fiil formu benzer bir anlama sahiptir. Bir şeyi onaylamak anlamına gelir. İş arkadaşınızda size “”The boss okay’ed this project.” diyebilir. Bu cümle de patronun projeyi onayladığı anlamına gelir. Her ne kadar bu kullanım gayri resmi olsa da profesyonel ortamlarda sıklıkla kullanılır.
Sıfat formundaki “Okay” kelimesi ise “oldukça iyi” veya “kötü” anlamına gelmez. Dolayısıyla bir Amerikalının patronu hakkında “The new boss seems like an okay person.” dediğini duyabilirsiniz. Bu ifade yeni patronu övgü değildir. Aksine, yeni patron hakkında kayda değer bir şey olmadığı anlamına gelir.
Şimdi, “Okay” kelimesinin temel anlamlarını ele aldığımıza göre, adverb olarak ne anlama geldiğine dönebiliriz.
Adverbs
Zarflar İngilizce dilbilgisinde en zor konulardan biridir, çünkü birçok kullanımları olan büyük bir sözcük grubunu temsil ederler.
Genel olarak, bir zarfın tanımı şudur: fiil, sıfat, başka bir zarf veya bir cümle açıklayan bir sözcüktür.
Zarflar genellikle zamanı, yeri veya şekli göstermek için kullanılır.
Aynı zamanda konuşmayı düzenleyen kelimeler olarak da kullanılırlar. Bu kelimeler; geçişleri, anlaşmaları, anlaşmazlıkları ve benzerlerini gösterir.
- Acknowledge what another person says
İlk kullanım, başka birinin söylediği şeyi kabul etmektir.
Örneği iki arkadaş bir restoranda akşam yemeği siparişi veriyorlar. Konuşmaları şöyle:
A: Should we order the salad?
B: Yeah!
A: Okay!
Bu örnekte, bir konuşmacı, diğer konuşmacının ne dediğini kabul ettiğini göstermek için “Ok” diyor. Ayrıca anlaşmayı göstermek için “Ok” kelimesini kullanıyor.
Bununla birlikte, Amerikalılar, birbirleriyle mutlaka aynı fikirde olmadıkları zaman bile, genellikle Ok” kelimesini kullanırlar.
Örneğin:
A: Should we order the salad?
B: No, it does not look very good.
A: Okay, but I would like to eat some kind of vegetable.
Bir kez daha, “Ok”, başka birinin söylediği şeyi kabul etme amacına hizmet eder. Konuşmacılar yemekler hakkında birbirlerine katılmıyor olabilir, ancak bir konuşmacı, diğer konuşmacının ne söylediğini anladığını göstermek için de “Ok” kelimesini kullanır.
- Show the end of a conversation (or topic of conversation)
“Okay”in ikinci yaygın kullanımı, konuşmanın sonuna geçişi göstermektir.
İşte bir örnek: Bir araba kiralama işinde olduğunuzu düşünün. Çalışan, müşteriye otomobili nasıl iade edeceğini açıklar:
Employee: Okay, so you understand how to return the car?
Customer: Yeah, I understand.
Employee: Okay, I’ll see you in a few days!
Çalışan “Ok” sözcüğü iki kez kullanır. Böylece her iki taraf için de konuşma anlaşılır şekilde sona erer.
What about the film?
Artık “Ok” kelimesinin farklı anlamlarını öğrendiniz, şimdi “Before Sunrise” filminin diyaloğuna bir kez daha bakalım. Kelimeleri nasıl kullanıyorlardı?
“But I’m gonna be here.”
“Okay, me too.”
“All right.”
“And we’re not gonna call, write or… No.”
“No, it’s depressing.”
“Yeah, okay.”
“All right. All right, your train’s gonna leave. Say goodbye.”
“Bye.”