HEMEN TIKLA ARA
0 212 233 09 99
ÜCRETSİZ WHATSAPP
BİLGİ HATTI

İngilizce Phrasal Verb’ler

SDM Dil Okulu Seviye Tespit Sınavları İngilizce Almanca İspanyolca Fransızca Çince İtalyanca Rusça Yunanca Portekizce Farsça Arapça Türkçe

En son ne zaman ağladınız? Acıklı bir aşk hikâyesinin anlatıldığı filmin sonunda mı yoksa yaralı bir sokak kedisini veterinerde tedavi ettirirken mi?  Ama neyse ki yaralı kedicik çabucak iyileşti ve siz de, aşk hikâyesine üzülseniz de, yavru bir kediye sahip olduğunuz için mutlu hissediyorsunuz. Bir anda iki duyguyu birden yaşamak belki tuhaf olabilir ama gün içerisinde duygularımız anlık değişimler gösterirler. Çok üzüntülü olduğumuz bir anda sorunlar çözüldüğünde -kedinin tedavi edilmesi gibi- aynı anda mutlu olabiliriz. Belki yeni bir şehre taşındınız veya eski evinize geri döndünüz ya da değerli bir eşyanızı kaybettiniz. Bu her zaman üzüntü vericidir. Fakat aynı gün ofisteki ciddi bir kişisel sorunun üstesinden geldiniz ve artık her şey gözünüze tozpembe görünüyor. (Mutluluk biraz da böyle bir şey işte!) Peki, bu duyguların İngilizcede özel ifadeleri olduğunu biliyor musunuz? İngilizcedeki birçok Phrasal Verb üzüntü, sevinç, mutluluk ve diğer duygularınızı dile getirmeniz için size yardımcı olur. Bu makalede bu tür ifadeler hakkında konuşacağız.

 

 

Get to
Loosen up

Şimdi büyük bir ailenin üyesi olduğunuzu ve hep birlikte, özel bir akşam yemeğinde bir araya geldiğinizi hayal edin. Bu tür aile yemeklerinde, masadaki her şey yenip, çay servisine sıra geldiğinde sohbetler de uzadıkça uzar. Özellikle de ailede gençler varsa eğitim ana sohbet konularından biridir. Hemen herkes ailenin genç üyesinin başarılı akademik kariyerini için tebrik eder. Fakat bu iki kardeşten diğeri, kız kardeşinin eğitimi hakkında ilginç bir yorum yapar. Örneğin şöyle bir diyalog olabilir:

Brother: Next month, Zadie is going to culinary school! Let us know how that goes.

Zadie: You know, your jokes are really getting to me. Maybe you should loosen up. Not everyone wants to be an engineer. And, by the way, I’m planning to become an executive chef!

Zadie’nin erkek kardeşinin sözleri ya da mesajı diyelim, ona ulaşmıştır (getting to). Bu tür bir konuşmada, karşı tarafında sözleri sizi rahatsız eder ve sinirlendirir. Zadie buna karşılık erkek kardeşine, kişisel tercihleri hakkında daha uzlaşmacı (loosen up) olmasını önerir.

 

 

Calm down
Lash out at

Şimdi masanın diğer ucunda oturanların sohbetlerine kulak verelim.

Louis Amca her zaman olduğu gibi kendine has görüşlere sahiptir ve çevresindekilere pek de aldırmadan konuşmaya başlar.

Uncle Louis: …And that’s why, even though the lamb roast looks great, I’m not having any. Red meat is bad for the climate. Starting tomorrow, all of you should make a plan to—

(Bu sözlere karşılık yeğeni pek de sakin olamaz…)

Niece: Uncle Louis, you’re giving me a headache! You always say things at the wrong time! Let the rest of us enjoy the meal, please.

(Oysa Louis Amca oldukça uzlaşmacıdır.)

Uncle Louis: OK, OK, but calm down. It’s fine that you disagree. But that’s no reason to lash out at me. Now, can we shake hands and agree to disagree?

Niece: Uh…OK, sure.

Louis Amca yeğenini sakinleştirmeye çalışır. “Calm down” birisini sakinleştirmek, yatıştırmak gibi bir anlama sahiptir. Tıpkı Louis Amca’nın yapmaya çalıştığı gibi karşınızdakinin daha az sinirli hissetmesine yardımcı olur.

“Calm down” emir cümlelerinde komut olarak kullanılır. Zorunlu ifadelerde, genellikle “sakin” ve “aşağı” kelimelerini ayırmayız. Fakat diğer ifadelerde, fiil bir nesne tarafından ayrılabilir.

Bazı Phrasal Verb’lerin ayrılabilir olduğunu unutmayın -nesneler tarafından ayrılabilirler-.

Louis amca da yeğenine ona sözle saldırmamasını söyler:  “Lash out at” ifadesine aşağıda tekrar bakalım:

It’s fine that you disagree, but that’s no reason to lash out at me.”

“Lash out at” birini birtakım sözlerle eleştirmek ya da öfkeli bir üslupla eleştirel şekilde konuşmak demektir.

 

 

Scroll to Top