İngilizce hikâyeler okuyarak bir dili öğrenmek için 5 süper strateji!
İngilizcenizi geliştirmek için en iyi yolun -ya da çalışma metodunun- kitap okumak olduğu söylersek şaşırır mısınız? Yabancı bir dili öğrenmek için kullandığımız yöntemlerin, genellikle hedeflerimize uyuşmadığını görmek şaşırtıcıdır. Oysa ihtiyacımız olan İngilizceye her şekilde -duyarak, dinleyerek, konuşarak, izleyerek ve diğerleri- maruz kalmaktır! Ama nasıl? Acaba İngilizce hikâyeler okumak bir başlangıç olabilir mi? Hadi hep birlikte bu sorunun cevabını araştıralım.
Why You’ve Gotta Start Using Books to Learn Language
Yabancı bir dilde yazılmış, örneğin İngilizce, bir kitabı okumanın zaman kaybı olduğunu düşünebilirsiniz ya da okuduğunuz kitap çok akademik veya entelektüel bir dil kullanıyor olabilir. Elbette başka bahaneler de bulabilirsiniz. Böylece zaten pek de okumak istemediğiniz kitabı, bir daha kapağını açmamak üzere elinizden bırakırsınız. Elbette öğrenmek için başka alternatifleriniz de var, İngilizce konuşma pratikleri gibi… Ancak şunu unutmayın ki, doğru ve güzel cümleler kurmak istiyorsanız, İngilizce -ya da öğrendiğiniz diğer dilde- çok fazla okuma yapmak zorundasınız. Dil edinimi ancak noktaları birbirine bağlayarak gerçekleşir: “Speaking” bu noktalardan sadece bir tanesidir. İkinci doğru nokta ise “Reading”tir.
Dolayısıyla yeni bir dil öğrenmek istiyorsanız, koltuğunuza oturup, okumaya başlamalısınız. Hepsi bu!
Şimdi kitap okumanın en iyi yol olmasının başlıca nedenlerine birlikte göz atalım:
You need to learn the rules first.
İlk önce kuralları öğrenmeniz gerekiyor. Eğer İngilizce gramer kurallarını bilmiyorsanız, sokak dilini diğerleri gibi kullanamazsınız. (Ana dili İngilizce olanlar bu kuralların birçoğunu farkında dahi olmadan kullanırlar.)
Bir otobüste yolculuk yaparken ya da marketten ekmek alırken (ya da diğerleri) etrafınızda duyduğunuz şey -konuşmalar- neredeyse tüm dil bilgisi kurallarının birbirine karıştırılmış şeklidir. Dilin zenginliğini, ancak doğru kullanıldığında duyar ya da anlarsınız. Sorun şu: Sadece birkaç kuralı öğrenerek dili kavrayamazsınız ve çok daha fazlasını öğrenmek için ihtiyacınız olan şey okumaktır.
The brain is able to remember more when it sees things.
Beyin, gördüğü şeyleri çok daha iyi hatırlayabilir. (Bu bilimsel olarak da kabul ediliyor.) Öğrenme, görsel ipuçlarıyla kolaylaştırılır ve okuma, sözcüğün temsil ettiği kelimeleri -bir tür resim gibi- gösterdiği için beynin hatırlamasına yardımcı olur
Books contain a richer language.
Kesinlikle kitaplar ya da hikâyeler zengin bir dile sahiptir. Yazı ile söz karşılaştırıldığında, sözler çok daha belirsiz kalacaktır. Sıradan konuşmacılar, yazarlar gibi kelimelerini seçmek için zaman harcamazlar. Bir diğer deyişle, konuşma dilinde çok az incelik ve gramer akıcılığı vardır.
Bu bölümü özetleyecek olursak eğer, dil öğrenmek istiyorsanız mümkün olan her türlü yöntemi kullanmanız gerekir. Kendinizi tek bir öğrenme kaynağıyla sınırlandırırsanız, noktaları birbirine bağlayamaz ve büyük resmi ortaya çıkaramazsınız. Okumalı ve dili her yönüyle yaşamalısınız. Birtakım bilimsel kitaplar, edebi makaleler ya da karmaşık kurgulara sahip romanlar veya bilginize bilgi katacak ansiklopedik kitaplardan söz etmiyoruz bile… Yazın dili en basit ve kolay kitaplardan, çocuk hikâyelerinden söz ediyoruz! Üstelik başlangıç için hem eğlenceli hem de epeyce öğretici!
Okumak, dil öğrenimindeki sınırlayıcı faktörleri ortadan kaldırır
Sınırlayıcı faktör, süreye bakılmaksızın, süreçte harcanan enerji ve paranın, dil öğrenmenizi engellemesidir. Örneğin bir dili öğrenmek için uzak ülkelere gitmek zorunda değilsiniz. Öğrenme, uçak bileti eksikliği gibi bir şey tarafından engellenmemelidir. Bunun yerine çok daha basit bir yöntemi takip edebilirsiniz; kitap okumak! Böylece çok daha ucuz bir şekilde uzayda ve zamanda seyahate çıkabilirsiniz. İngilizce hikâye kitabınızı elinize alın ve diğer insanların kendi dillerinde masa, sandalye, elma ve diğer şeyler hakkında nasıl konuştuklarına dair bilgi sahibi olun.
Şunu unutmayın ki, ancak kitap okuyarak, dil edinimine ilişkin sınırlayıcı faktörleri ortadan kaldırabilirsiniz. Kitaplar, yirminci kez tekrarlamanın ardından asla yorulmaz ya da şikâyet etmezler. Aynı hikâyeyi pek çok kez okuyabilirsiniz.
Okuma, kelime öğrenmenizi hızlandırır. Bunun nedeni beynin görsel algı gücüdür. Kitap okumak, bir kelimeyi duymak, konuşmak ya da yüzlercesini beyaz tahtada yazılı görmekten çok daha etkili bir öğrenme biçimidir. Dili kavramamız büyük ölçüde kurallı cümleler kurmayı öğrenmenizle doğru orantılıdır. Ve tabii bu da kelime dağarcığımızla bağlantılıdır. Ve bir kitap, onlarca kelimeyi aynı anda öğrenmemizi sağlayacak en iyi derstir!
Daha önce de söylediğimiz gibi, dili öğrenmek için pek çok yöntemi kullanmanız gerekir. Elbette hikâye okumak tek yöntem değildir. Dinleme ve konuşma merkezli yaklaşımların işe yaramadığını da söylemiyoruz. Kesinlikle yarar! Hepsinin bir rolü vardır. Demek istediğimiz, bulmacayı çözmek için tüm öğrenme biçimlerine ihtiyacınız vardır. Ama unutmayın ki, İngilizce kelimelerin hayata geçirilmesini sağlamak, iyi bir kitabın yardımı olmadan çok yavaş ve zor olacaktı
İngilizce hikâyeler okuyarak bir dili öğrenmek için 5 süper strateji:
1.Read Children’s Books