Günlük hayatta pek çok şey için tahminde bulunuruz. Örneğin sezonun son futbol maçında şampiyon takımın hangisi olacağı ya da ay sonunda gelecek olan elektrik faturamızın tutarı gibi… Kimi zaman da yeterli bilgiye sahip olmadığımız veya herhangi bir konuda emin olmadığımız durumlarda tahminde bulunmamız ya da fikir vermemiz beklenir. Peki, İngilizce olarak herhangi bir şey hakkında tahminde bulunmamız istendiğinde nasıl bir cümle kurabiliriz? Bu makalede İngilizcede “guess” olarak tanımlanan bazı ifadeleri inceleyeceğiz. Bununla birlikte İngilizce günlük konuşma pratiği için de yeni phrase’lar öğreneceğiz.
İnsanlar genellikle şu durumlarda tahminde bulunurlar:
- Bir şeyin maliyeti veya tutarı
- Birinin ne yaptığı veya yapabileceği
- Bir şeyin nedeni veya sonucu
Bu tür tahminleri İngilizce ifade etmek için birçok yol vardır. Her şeyden önce bu tür cümleleri kurmak için “could”, “might” ya da “must” kelimelerini kullanabilirsiniz. Diğer bir yolu ise “phrase”ları kullanmaktır. Şimdi İngilizce günlük konuşma pratiği içerisinde sıklıkla kullanılan 6 İngilizce ifadeye birlikte bakalım:
Off the top of my head… – Bildiğime, hatırladığıma göre
Cümleye “Off the top of my head” ifadesiyle başlamak, daha önce edindiğiniz ve unutmadığınız bir bilgiyi kullanacağınız anlamına gelir. Bu ifadeyi kullandığınızda, cevap vermeden önce fazla düşünmeden bir tahmin veya değerlendirme yapıyorsunuz demektir.
Örneğin aracınızla küçük bir trafik kazası geçirdiğinizi düşünün… Otomobil tamircisine masrafın ne kadar olabileceğini soruyorsunuz. Tamirci arabadaki hasarı inceledikten sonra size şöyle söyleyebilir:
“Off the top of my head, it should be around $800.”
Bazen de bu tür ifadeleri, hatırlamadığımız ya da cevabından tam olarak emin olamadığımız durumlar için kullanırız.
Örneğin:
What is the capital of Comoros?
I don’t know off the top of my head. But I can find out.
I wouldn’t be surprised… – Şaşırmam, benim için şaşırtıcı olmaz
Tahminde bulunacağımız kişi ya da olay hakkında bilgi sahibiysek eğer, cümlemize “I wouldn’t be surprised” ifadesiyle başlayabiliriz. Bu ifadeyle yapılan bir eylem hakkında fikir belirtmiş oluruz ki bu genellikle bilindik bir durumdur.
Örneğin:
I wouldn’t be surprised if she won the book award this year. Her short stories have received much praise in the media.
Bu ifade bazen aşağıdaki örnekte olduğu gibi istenmeyen bir eylem veya durumun beklendiğini söylemek için de kullanılabilir:
I wouldn’t be surprised if the auto shop overcharged us. The last time I went for repairs, my bill was too high.
Knowing you / him / her… –
“Know” fiili, bilgilerimize dayanarak ne olacağını tahmin ettiğinizde kullanılabilir.
Bir kişiyi, yeri, nesneyi ya da daha önce başımıza gelen bir olayın sonucunu bildiğimizde veya bildiğimizi düşündüğümüzde bu ifadeyi kullanabiliriz.
Örneğin:
Bob doesn’t return until next week so I am going to borrow his grill.
Knowing him, I’m sure that is fine.
Knowing my luck, it’ll start raining as soon as I leave the house!
It’s difficult to say – Söylemesi zor
Bu ifadeyi ise bir tahminde bulunmanın zor olduğunu vurgulamak için kullanabiliriz. Örneğin, iki futbol takımının şampiyonluk maçında yarışmakta olduğu ve sizden hangisinin kazanacağını tahmin etmeniz istendiğinde şu cümleyi kurabilirsiniz:
It’s difficult to say. Both teams have had an unusually strong season this year.
Bu ifadeyi, çözülmesi zor bir problemi dile getirmek için de kullanabiliriz:
It’s difficult to say what effect gun violence in the U.S. has had on tourism. But some countries have announced travel warnings.
Aynı anlama gelen iki ifade daha vardır: “It’s tough to say” ve “It’s hard to say”.
I bet… – Bahse girerim
Bu ifadeyi, bir şeyin muhtemelen doğru olduğu konusunda emin olduğumuz durumlarda kullanabiliriz:
Örneğin:
My throat has been hurting since last night. I bet I’ll get sick by tomorrow.
I’ve been waiting all week to go for a swim. I bet it will rain again today.
There’s no way / chance… – Hayatta olmaz – Şansı yok
Bir şeyin ya da olayın gerçekleşmeyeceğinden emin olduğumuzu söylemek için “There’s no way” ya da “There’s no chance” ifadelerini kullanabiliriz.
Örneğin:
I really want Shelly to come skydiving with us!
There’s no way you’ll persuade her. She is afraid of heights and hates flying in general.
Yukarıdaki ifadeleri İngilizce günlük konuşma pratiği derslerinizde kullanabilir ve örnek cümleleri artırarak, kelime ve gramer bilgilerinizi geliştirebilirsiniz.