Uzun zamandır çalışmayı planladığınız mesleğiniz için bir görüşme yaptığınızı hayal edin. Şirket yetkilisinin sorduğu soruların birçoğu sizin ana dilinizdedir, ancak mesleğiniz gereği İngilizce konuşmanız da gerekmektedir. Bu durumda yetkilinin size soracağı en kritik soru, “İngilizce biliyor musunuz?” ya da “Bu dili iyi kullanabiliyor musunuz?” olacaktır. Bu sorular karşısında şu cevapları verebilirsiniz: “I can speak English very well…” ya da “I am able to speak English very well.” Şurası bir gerçek ki, iş ya da meslek alanlarında iyi İngilizce konuşabilmek için İngilizce gramer bilginizin ileri düzeyde olması gerekir. Bunu sağlamanın en temel yöntemi de birebir İngilizce gramer kursu ya da dersleridir.
İngilizceyi çok iyi konuşabilirsiniz
İngilizce eğitiminde en hassas nokta, bütün dersler sona erdikten sonra “İngilizceyi çok iyi konuşabilme” yeteneğini kazanabilmeniz olmalıdır. Bununla birlikte bu yeteneği edinebilmek için ana dili İngilizce olan ve hedeflerinize uygun bir eğitim programına ihtiyacınız vardır. Birebir İngilizce gramer kursu ile konuşma ve anlama yeteneğinizin yanı sıra gramer bilginiz de gelişecek ve böylece günlük İngilizcenin yanı sıra iş ya da meslek alanınızdaki çalışmalarınızı da rahat bir şekilde yapabileceksiniz. Peki, birebir İngilizce gramer kursu nasıl bir çalışma programı takip etmektedir? Bu konuda biraz daha detaylı bilgi verebiliriz.
Örneğin, makalenin girişinde dikkat ettiyseniz eğer, iki İngilizce cümle aynı anlamı taşıyor. Bunun temel nedeni, “can” ve “be able to” kelimelerinin “kabiliyeti” ya da “yeteneği” ifade etmek için kullanılmasıdır.
Konuşma dilinde “can” çok daha yaygın olmasına karşın, “be able to” daha az tercih edilir.
Bununla birlikte, geçmiş zamanda gerçekleşen bir eylem hakkında konuştuğumuzda, bu kural bir parça değişir.
Birebir İngilizce gramer kursu, örnek cümleler ve İngilizce öğretmeninizin detaylı anlatımı ile birçok önemli dil bilgisi kuralını öğrenmeninizi sağlayacaktır.
Örneğin;
Geçmişteki “yeteneklerinizi” anlatan eylemleri İngilizce olarak nasıl ifade edeceğinizi öğrenirsiniz. Bunun için “could”, “was (ya da) were able to” ve daha önce duymuş olabileceğiniz “managed to” ifadelerini kullanabilirsiniz.
Past tense için bilmemiz gereken ilk şey, belirli zamanlarda genel ve özel yeteneklerimizi farklı şekillerde ifade etmemizdir.
General abilities
Genel bir “-ebilir” ifadesi olan “could”, bir zamanlar kişinin sahip olduğu yetenekleri ya da becerileri anlatmak için kullanılır.
Aşağıdaki örnekleri birlikte okuyalım:
By the time he was four, Guillermo could read and write.
In high school, she could beat anyone in a running race.
I could mimic bird sounds when I was younger.
Bu noktada dikkat etmeniz gereken, bu örneklerin herhangi biri için “was (ya da) were able to” ifadelerini de kullanabilir olduğunuzdur.
Örneğin, “By the time he was four, Guillermo was able to read and write,” diyebilirsiniz ki bu güzel bir cümle olacaktır. Bununla birlikte çok sık kullanılan ifadeler değildir. (Ayrıca günlük İngilizcede biraz resmi gelebilir.)
Specific occasions
Şimdi de daha özel durumları inceleyelim. Burada da kurallar biraz değişiyor.
Belirli bir durum hakkında konuşurken veya belirli bir başarıya dikkat çekerken, “was (ya da) were able to” veya “managed to” ifadelerini kullanırız. (“could” ifadesini kullanmayız.)
Örneklere birlikte bakalım:
We were able to get a really good price on the car.
We managed to get a really good price on the car.
I was able to persuade her to volunteer at the show.
I managed to persuade her to volunteer at the show.
Örneklerin hepsi “başardı” anlamına geliyor. Bununla birlikte, “managed to” ifadesi, ne kadar çaba sarf ettiği konusuna biraz daha fazla vurgu yapmaktadır.
“Managed to” ifadesinin günlük İngilizcede oldukça yaygın olduğuna dikkat edin. Neredeyse her yerde kullanıldığını duyacaksınız.
Kuralın istisnası
Şimdi, az önce tartıştığımız kurallara bir istisna ekleyelim:
Daha önce, genel yetenekler için “could” ifadesini kullandığımızı söylemiştik. Ancak, özel durumlar için “could” ifadesini kullandığımız iki tür fiil vardır.
“Smell” ve “taste” gibi duyu fiilleri ve “believe”, “decide” ve “understand” gibi düşünce süreçleri fiilleriyle, özel durumlar hakkında konuşurken de genellikle “could” ifadesini kullanırız.
Örneğin:
I walked past a market today and could smell the freshly baked bread.
We couldn’t decide what to get for his birthday so we bought a gift card.
Using the negatives
“couldn’t,”
“wasn’t (or) weren’t able to,” ve
“didn’t manage to”
şeklinde kullanabiliriz.
Örneğin:
He studied for months but couldn’t pass the bar exam.
He studied for months but wasn’t able to pass the bar exam.
He studied for months but didn’t manage to pass the bar exam.
He studied for months but couldn’t manage to pass the bar exam.