Yabancı Dili Nasıl Öğrenmeli ?
Su gibi ingilizce konuşmak istiyorum..Nasıl öğreneceğimide bilmiyorum..Hangi yöntemler bana fayda sağlar? Nasıl ve nerden başlamalıyım?
Bir arkadaşımla yurtdışı seyahatimizde yolculuk ederken bu dil öğrenme üzerine muhabbet etmeye başladık. Sıradan ve basit bir şekilde açılan konu bana dil öğrenmek isteyenlere kendisi küçük içeriği büyük bir fikir vermemi sağladı. Peki bu nasıl oldu? Haydi gelin beraber dinleyelim.
Uçaktaydık. Artık uçuş saatinin fazla oluşu bizimde biran önce inme isteğimiz sıkılganlığımızla paralel gidiyordu. Konuşma isteğimizin varoluşuda yorgunluğumuzla savaşıyordu. Ama tabiki Edmon la iletişimimiz uykusuzluğumuzunda önüne geçti. Nerden açıldığını hatırlamadığım bir konunun devamında ona hollandalıların nasıl su gibi ingilizce konuştuğunu bunu gerçekten merak ettiğimi sordum. Çünkü Hollanda’da İngilizce konuşanların oranı ve konuşulan İngilizce’nin seviyesi şaşırtıcı derecede yüksekti.
‘‘Peki hangi yaşta ve nasıl öğrendin İngilizceyi’’ diye sorunca arkadaşım uzun bir soluk alıp ‘‘bilmem okulda öğrenmeye başladım, küçüktüm hatırlamıyorum’’ dedi. İçimden bu birinci neden diyerek saymaya başladım. ‘‘Sonra Hollanda’da tüm yabancı filmler İngilizce yayınlanıyor televizyonda, sadece Hollandaca alt yazı ekliyorlar, çeviri yapmıyorlar. Onun da çok faydası oluyor’’ diye ekledi. Neden iki…
‘‘Bir de tabii çocukken okul turlarıyla İngiltere’deki müzeleri gezmeye giderdik. İyi bir pratik imkânıydı bu turlar’’ dedi. Neden üç!
Farkettim Ki Üç Nedenden İkisi Pratiğe Dayalıydı.
Buna dair kafamda sorularım vardı. Benimde hayatımdaki okul yaşantımdan iş yaşantıma kadar uzanan o döngüde bu yabancı dille ilgili nasıl yaptığıma dair sorularım vardı. Düşününce, cevabı yine o üçte ikilik kısımda buldum: Pratik!
‘Dil yerinde öğrenilir!’ Sözü Çok Doğru Ama Tam Değildi.
Ve bunu aşmak için yurt dışına gittiğimde dediklerinin çoğunu anlıyor ama istediğim hızda ve şekilde cevap veremiyordum. Sanki dilsizmişim gibi hissediyor, sohbetlere tam katılamamnın sinir bozucu eksikliğini yaşıyordum. Emindim ki eğer herkes yazarak konuşsaydı herşeyi anlayacaktım, ama aksan farkları beni çaresiz bırakıyordu. O zamanlar bu durumun bugünler için en iyi yatırım olduğunu bilmiyordum. İngilizcesi çok iyi olan insanlarla sürekli vakit geçirmenin dil öğrenmedeki avantajını bugün görüyorum ama dezavantjları da zamanında az değildi. Grupta İngilizcesi en kötü olan hep ben oluyordum. Yapılan esprileri çoğu kez kaçırıyordum ve İngilizcem hiç gelişmiyormuş gibi geliyordu.
Pes etmek yerine yanlış yaptığımda beni düzeltmelerini istedim. Elimde İngilizce telaffuz kitapları fonetik alfabeyi öğrendim.
Bugün benden daha çok yurtdışında kalmış birçok kişiden daha iyi İngilizce konuşabiliyorum. Sürekli bana soruyorlar: ‘‘Nasıl yaptın?’’. ‘‘Pratikle’’ deyince de inanmak istemiyorlar; çünkü onlara fazlasıyla basit bir cevapmış gibi geliyor. İşin doğrusu hiç de basit bir süreç değil ama denemedikleri için bilmiyorlar.
İngilizceyle haşır neşir olanlar bilir. İngilizceyi zor yapan gramatik yapısı değil, sonsuz kelime sayısı ve ‘hello’ bile deyince sizi ele veren aksan farklılığıdır. Yoda yürüyen ve doğru aksanla konuşan İngilizlerin çoğu, proficiency (uzman) seviyesinde gramer bilmemekte, kendileri hatalar yapmaktadır. Onların avantajı doğru aksan kullanmalarıdır. O yüzden en üst seviyede İngilizce bilip de doğru düzgün konuşamamaktansa, orta seviye de İngilizce bilip iyi bir aksanla konuşmanız daha önemli.
Aksan Nasıl Mı Düzeltilir? Pratikle!
Gerek Türkiye’de gerekse yurtdışıdayken yabancı arkadaşlar edinin, yabancı radyo kanallarını dinleyin ve yabancı filmleri İngilizce olarak, Türkçe altyazıyla izleyin.