Günümüzden binlerce yıl önce gelişmiş kültürlerin göstergesi sayılan mükemmel dilin, Eski Yunan’dan 16. yüz yıla kadar, önce Yunanca, daha sonra ise Latince olduğunu biliyor musunuz? On altıncı yüz yıl, aslına bakarsanız -insanlığın gelişimi düşünüldüğünde- hiç de uzak değil! Her iki dil de, tarihi ve kültürel etkilerle yerini zamanla Fransızcaya daha sonra da İngilizceye bırakıyor. İngilizcenin çağımızın en geçerli dili olmasının zamana yayılan bir süreci var, elbette… Bununla birlikte içinde bulunduğumuz iletişim çağı, ulusal sınırları neredeyse sıfırlamış görünüyor. Günümüzde uluslararası ilişkilerde yaşanan yoğunluk disiplinler arası iletişimde -ekonomi, politika, teknoloji, bilim, kültür ve sanat- ağırlıklı olarak İngilizce dilinin kullanımını gerektiriyor. İşte bu gerekliliğin beraberinde getirdiği çok ciddi -ama aşılması kesinlikle mümkün olan- bir durum var: Dil engeli ya da İngilizce konuşamamak!
Dil engelini aşmak
İş hayatı ve akademik kariyerin ilk basamağını artık neredeyse İngilizce oluşturuyor. Bu, kaç yaşınızda olursanız olun sizi bekleyen, değişmez bir durum, beklenti ya da engel… Ne derseniz deyin ama tek bir çözüm yolu var: Bir an önce İngilizce kursu ya da İngilizce özel derslere başlamak! Bu her ne kadar zor gibi görünse de, hemen kaşlarınızı çatmayın. Dil engeli günümüzden yüz yıllar önce de vardı ve antik çağın yazar ve filozofları da bu engelden nasibine düşeni almıştı. Yine de -her türlü zorluğuna karşın- çeviriye duyulan gereksinime kayıtsız kalmadılar. Latin edebiyatının altın çağında yaşayan Romalı Cicero’nun çeviriye getirdiği ana ilkeler günümüzde dahi geçerliliğini koruyor. O şöyle diyordu: “Sadece kabul etmekle kalmıyor, ayrıca itiraf da ediyorum ki, Yunanca metinleri çevirirken sözcüğü sözcüğüne çevirmek yerine anlamı aktarıyorum.” (İngilizce eğitimiyle birlikte çevirmenliği meslek edinenler için oldukça iyi bir ipucu…) Bugün aynı durum sadece Yunanca için değil başta İngilizce olmak üzere tüm diller için geçerli… Üstelik sadece çevirmenlik mesleğini yapanlar için değil, bütün iş alanları için… İş hayatında İngilizcenin kullanılmadığı herhangi bir alanın neredeyse kalmadığını düşünürsek, yine dönüp dolaşıp başa geliyoruz: Bir an önce İngilizce kursu ya da İngilizce özel derslere başlamak ve en kısa sürede dil engelini aşmak!
Dil öğrenmenin dayanılmaz hafifliği
Çekoslovakyalı ünlü yazar Milan Kundera’nın Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği isimli o unutulmaz romanından uyarladığımız başlık, İngilizce öğrenmenin dur durak bilmeyen uzun ama keyifli ve bir o kadar da emek isteyen bir durum olduğunu vurgulamaya çalışıyor. (Bununla birlikte İngilizce kursu ya da özel ders için mutlaka bütçe ayırmak gerekiyor. İngilizce özel ders fiyatları hakkında en doğru bilgi edinmenin yolu eğitim danışmanları ile yapacağınız görüş alışverişiyle mümkün… Şunu söyleyebiliriz ki, bu konuda pek çok farklı rakam var. Ancak şu ya da bu rakamın doğru olduğunu söylemek doğru bir yaklaşım değil… Size önerimiz mutlaka eğitim danışmanı ile önce İngilizce için amaç ve hedefleriniz doğrultusunda konuşmanız. Çünkü ast olan iyi bir İngilizce eğitimi almanızı sağlamaktır. Bu, bütçe planını da beraberinde getirecektir.) Bu parantezi kapattıktan sonra yine çeviri konusuna dönersek dolaylı bir sonuçla karşı karşıya kalırız. Şöyle ki; Fransız hümanistler de çevirinin hedefi, koşulları ve izleyeceği yol konusunda antik çağlardan bu yana gelen fikirleri takip ettiler. Bir farkla! Onlar büyüsüne kapıldıkları yabancı dilin çeviri sorunlarının nereden kaynaklandığı keşfetmeye çalıştılar. Aslında İngilizce eğitimi de, kişinin kendisindeki izlekleri keşfetmesiyle doğru orantılı… İçinizdeki öğrenciyi özgür bırakın ve onun öğrenmek için sorunları aşıp, keşfetmesine izin verin! Siz de bu sırada “İngilizce özel ders fiyatları İstanbul’da ortalama ne kadar?” sorusu için eğitim danışmanımızdan randevu alabilirsiniz.