Bugüne kadar pek çok kez, İngilizcenizi geliştirmenin en iyi yollarından birinin okumak olduğunu duymuşsunuzdur. Bu, İngilizce öğrenirken üzerinde durulan bir konudur çünkü okumak, İngilizceyi geliştirmenin en iyi yollarından biridir. Adım, adım ilerleyeceğiniz İngilizce okuma sürecinde, bir süre sonra sıra, popüler İngilizce kitaplarına gelecektir. Ya da, -henüz yolun başında olsanız dahi- İngilizce kitaplar okumayı denemek isteyebilirsiniz. Peki, eğer İngilizce kitapları okumaya seviye olarak hazır değilseniz ne yapmalısınız? Örneğin İngilizce öğrenmek için yazılmış eğlenceli kısa öyküler okuyabilirsiniz. Sadece iki ya da üç sayfa okumak bile, İngilizcenizi büyük miktarda geliştirecektir.
Kısa öyküler okuma rehberi
Kısa hikâyelerin pek çok farklı türleri vardır. Bu eğlenceli hikâyeler birkaç paragraf uzunluğunda olduğu gibi, elli sayfa da olabilir. Birçok web sitesinde ya da dergilerde kısa öyküler bulabilirsiniz. Amazon ve Barnes & Noble gibi kitap satan web sitelerinde, telefonunuzda veya tabletinize indirip okuyabileceğiniz hikâyelerin e-kitap versiyonu bulunur. Bununla birlikte bazı kısa öykü koleksiyonlarının sesli kitap kayıtları da vardır ki, bu da hikâyeyi okurken dinlemenizi sağlar.
Kısa bir öykü koleksiyonunu seçerken şunlara dikkat etmelisiniz:
1.Tür -fantezi, bilim kurgu, romantizm- ve içerik seçimi:
İngilizce kısa öyküleri okumaya başlamadan önce sevdiğiniz türü belirlemekte yarar vardır. Örneğin gizemli öyküleri sever misiniz? Korku, bilimkurgu ya da fantastik hikâyelerden mi hoşlanırsınız? Yoksa macera ve aşk romanları okumayı mı tercih edersiniz? Hikâyeyi seçerken size keyif verecek bir türü seçmelisiniz.
2.Okuma süresi: İngilizce okumak için ne kadar zamanınız var ya da ne kadar zaman ayırabiliyorsunuz?
3.İngilizce seviyesi: İngilizce bir hikâye okumak istiyorsanız, ancak bunun sizi zorladığını düşünüyorsunuz?
Yine de, bu zorlukların sizi yıldırmasına izin vermeyin -ya da İngilizce öğrenme aşamasında tüm bunların olabileceğini göz önünde bulundurun-. Böylece, kısa öyküler okumak için artık hazırsınız, demektir.
Hikâyeyi okumaya başlamadan önce bilmeniz gereken birkaç şey daha var:
1.Metni gözden geçirin: Hikâyeyi tüm detaylarıyla okumaya başlamadan önce metni hızlı bir şekilde gözden geçirin. Böylece hikâyenin konusu hakkında genel bir bilgi edinebilirsiniz. Bu, ikinci okumanızda hikâyeyi daha iyi anlamanıza yardımcı olacaktır.
2.Bilmediğiniz kelimelerin altını çizin ve anlamlarını inceleyin: Bazen kelimelerin anlamlarını cümlenin genel anlamı içerisinde bulabilirsiniz. Böylece tek, tek kelime anlamlarına bakmanıza gerek kalmaz. Cümlelerini bir bütün olarak anlamaya çalışın.
3. Hikâyenin şekline bakın: Hikâyede çok kısa ya da uzun paragraflar mı var? Diyaloglar var mı? Metnin şekli, okumaya başlamadan önce bir hikâye hakkında çok şey söyleyebilir. Örneğin, birçok uzun paragrafa sahip bir hikâye, muhtemelen açıklayıcı veya yavaş ilerleyen bir kurguya sahiptir. Buna karşın, çok sayıda kısa paragrafa sahip bir hikâye muhtemelen daha tempolu ilerleyecektir.
Okurken aklınızda bulundurmanız gerekenlere de göz atalım:
-Hikâyeyi okurken, bir kelimeye ya da anlamadığınız bir cümleye rastladığınızda, durup anlamına bakmak isteyebilirsiniz. Ancak bunu yapmayın! Okurken durduğunuzda, hikâyeyi bir bütün olarak anlamak zorlaşacaktır. Bu nedenle okurken durmayın fakat anlamadığınız her şeyi işaretleyin. Hikâyenin hepsini okuyup bitirdikten sonra geri dönün ve işaretlediğiniz yerlerin anlamlarını bulmaya çalışın.
-Kısa hikâyeler gereksiz bilgilere fazla zaman harcamazlar ya da boşa harcanacak alana sahip değildirler! Bu da ana fikri, temayı (genel anlam veya mesaj) bulmayı kolaylaştırır. Okurken, önemli noktaları ve ana temayı anlamaya çalışın. Bunu yapmak hikâyeyi daha iyi anlamanıza yardımcı olacaktır.
-Bir hikâyeyi tamamlamak, derhal bir sonraki hikâyeye geçmeniz anlamına gelmez. Okuduğunuz şeyleri gözden geçirmek için biraz zaman ayırın. Bu fazladan zaman, okuduklarınızı daha iyi anlamanıza ve hatırlamanıza yardımcı olacaktır.
-Okuduklarınızı birkaç kısa cümleyle açıklamaya çalışın. Hiçbir şey yazmanız veya yüksek sesle konuşmanız gerekmez (ancak bu iki şeyi yaparsanız da İngilizce seviyenize çok yardımcı olur!) Örneğin okuduğunuz hikâyeyi arkadaşınıza İngilizce olarak anlatın.
-İlk okumadan sonra, tüm kelimeleri ve cümleleri biliyorsunuz. Hikâyeyi bir kez daha okuyun! İkinci kez okuduğunuzda daha iyi anladığınızı göreceksiniz. Hatta ilk okumada görmediğiniz detayları bile fark edebilirsiniz!
Artık kısa bir öykü veya iki kısa film üzerinde çalışmaya hazırsınız. Şimdi sevdiğiniz türde hikâyeler ya da filmleri araştırmaya başlayabilirsiniz. “The Adventures of Sherlock Holmes” İngilizce okumaya ve izlemeye başlamak için hiç de fena bir fikir değil!