Bu makalemizde anadili İngilizce olanlarla ilgili konuşacağız. Fakat konu başlığımız için ilginç bir örneğimiz var: Bukalemun! Evet, yanlış duymadınız. Bu sevimli, minik hayvanlar tam da anlatmak istediğimiz ana fikrimizi karşılıyor. Biliyorsunuz, bukalemunlar bulundukları ortama göre renk değiştirirler. Üstelik bu ilginç ve doğa harikası hayvanlar sadece renklerini değiştirmezler. Eğer ortamda hayatlarını tehlikeye atan bir risk varsa, tırmandıkları ağaç ya da kayaların da birebir renklerini alırlar.
Keşke biz de akıcı İngilizce ve dil konusunda bukalemunlar gibi olabilseydik. (Bunu düşünmek bile müthiş!) Eğer anadili İngilizce olanlar gibi, aksanımızı, kelime dağarcığımızı ve dil bilgimizi değiştirebilseydik hayat çok daha kolay olurdu. Fakat ne yazık ki doğanın bukalemuna verdiği özellik, dil konusunda bizim için geçerli değil. Dolayısıyla bir bukalemun olmadığımıza göre anadili İngilizce olanlar gibi konuşmak istiyorsak, çok sıkı çalışmamız gerekiyor. (Yine de karamsar olmayalım. Konuşma yeteneğini edinmek belki de düşündüğümüz kadar zor olmayabilir.)
Daha akıcı İngilizce konuşmak ve telaffuzda sorun yaşamamak için bazı pratikler yapmanız gerekiyor. Tabii, bir parça sabır ve doğru bir çalışma programı da dilinizde hedeflediğiniz başarıya ulaşmanıza yardımcı olacaktır. Şimdi bu pratiklere birlikte göz atalım:
1.İngilizcenin farklı vurguları ile tanışın
Anadili İngilizce konuşanlar arasında birçok farklı aksana sahip olanlar vardır. New York’ta doğup büyüyen birisi ile Teksas’ta yaşayan birisinin aksanları birbirinden oldukça farklıdır. Ve tabii bir de Queen’s English ya da diğer bir tanımlamayla Britanya’nın standart İngilizcesi var. Aynı zamanda farklı aksanlarla İngilizce konuşan İskoçlar, Galce ve İrlandalılar var.
Bu tür farklı aksanlara kulağınızı alıştırmak için YouTube’da “a good example” başlığı ile birçok örnek video bulmanız mümkün.
İşte yapılacak eğlenceli bir şey… YouTube’a gidin ve farklı İngiliz aksanları yapmaya çalışan kişilerin videolarını arayın. Her şey iyi değil (ya da doğru) ama size kaç İngiliz aksanı olduğuna dair bir fikir verecekler. Buradan başlayabileceğiniz iyi bir örnek. Bununla birlikte ne tür bir aksanınızın olmasını istiyorsunuz? Seyahat etmek istediğiniz bölgeleri ve çalışmak istediğiniz şehirleri düşünün! Bu, çalışmanızı ve uygulamanızı daha odaklı hale getireceğinden, karar vermenize yardımcı olacaktır. Bunun için “improve your pronunciation” sayfası, telaffuzunu geliştirmeniz için size destek olabilir.
2.Doğal ya da yerel İngilizceyi taklit edin
Bu pratiğe otantik İngilizce videolarını izleyerek başlayabilirsiniz. İzleyin ve konuşmacıyı taklit edin! Videolar sizi gerçek İngilizce telaffuz ve konuşma tarzlarına maruz bırakacaktır. Ayrıca konuşmacıların ağzını ve dudak hareketlerini inceleyebilirsiniz. Böylece onları kolayca taklit edebilirsiniz. (Bu belki biraz sıkıcı olabilir ancak bu yöntem İngilizceyi çok daha doğru telaffuz etmenize yardımcı olacak, özellikle de kendi ana dilinizde olmayan sesleri daha kolay öğrenmenizi sağlayacaktır.)
3.İngilizce konuşmaların doğal akışını öğrenin
İngilizce telaffuz çok önemlimdir ancak her şey demek değildir. Her bir sözcüğü bir İngiliz gibi konuşup, telaffuz edebilirsiniz ama yine de ana dili gibi konuşamazsınız. Bunun için doğru akışa sahip olmanız gerekiyor. Peki, akıcı İngilizce konuşmak için ne yapmanız gerekiyor? En önemli unsur “connected speech”tir. Bu da, bir kelimenin sonunun ve bir sonraki kelimenin başlangıcının etkileşim içerisinde olduğunu ifade eder.
Tüm bunlar elbette bir günde gerçekleşemez. Akıcı İngilizce konuşmak için İngilizce kursu eğitmenlerinizden düzenli olarak bilgi almalı ve başta videolar olmak üzere, sesli kitap okumaları şeklinde düzenli bir program uygulamalısınız. Her gün 1 saat dahi okusanız, sizin tahmininizden çok daha fazlasını öğreneceğinize emin olun.
Good luck!
