İki kişi arasında geçen İngilizce bir diyaloğu hiç kelime kullanmadan üçüncü bir kişiye çevirebilir misiniz? Birkaç örnek cümle yazalım:
I put my hand out toward my sister.
I roll my eyes.
Okay, so what happened there?
Tüm bu cümlelerin tamamen vücut dili ile yapıldığını düşünelim. İlk önce, kız kardeşime sevimli bir jest hazırladım. Fakat o bundan hoşlanmadı ve mutsuz bir yüz ifadesi ile bana cevap verdi. Bu beni sinirlendirdi ve İngilizcede oldukça sık kullanılan bir tavır sergiledim: I roll my eyes!
Bu ifadeden hiçbir şey anlamadınız değil mi? Üzülmeyin! Bu makalede İngilizce beden dili ve daha fazlası hakkında konuşacağız.
Beden dili ile anlatmak
Beden dili, her dilde olduğu gibi İngilizce için de oldukça önemlidir. İngilizce konuşurken akıcı olmak ve karşınızdakilerle etkili bir iletişim kurmak için hangi vücut dili türlerini kullanmanız gerektiğini iyi bilmeniz gerekir. Başka bir deyişle vücut dilini iyi “okumak” iletişiminizi kolaylaştıracaktır. Ama önce beden dilinin tam olarak ne anlama geldiğini öğrenelim.
What exactly is body language? – Beden dili tam olarak nedir?
Beden dili herhangi bir kelime kullanmadan kurulan bir iletişimdir. Bu tanımı üç ayrı başlık altında toplarsak eğer;
Yüz ifadeleri: Bir gülümseme, hafifçe kaşları çatmak ya da mimiklerinizi hiç hareket ettirmemek, İngilizce diyalogunuza pek çok anlam katacaktır. Özellikle göz teması, İngilizce konuşurken veya bir başkasını dinlerken dikkat etmeniz gereken vücut dilinin önemli bir parçasıdır.
El hareketleri: İngilizce diyaloglarında bir diğer önemli etken de el hareketlerinizdir. Karşınızdakiyle konuşurken ellerinizi hareket ettiriyor musunuz? Örneği bir adresi tarif ederken, el hareketleriniz oldukça işinize yarayacaktır.
Vücut dili: Birisiyle ya da birkaç kişiyle konuşurken uzaklık ya da yakınlığınız gibi durumlar da diyalogunuza katkı sağlayacaktır.
Peki, beden dili, İngilizce öğrenmek için neden önemlidir?
Bu konuda yapılan araştırmalar iletişimde, kelimeler, ses tonu ve beden dili olmak üzere üç önemli etkenin altını çiziyor. Yine araştırma sonuçlarına göre, duygularımızı ya da tutumlarımızı karşımızdakilere iletirken, bu iletişimin ancak yüzde 7’sini kelimeler aracılığıyla yapıyoruz. Bu mesajların yüzde 38’ini ses tonuyla, yüzde 55’ini ise beden dili ile iletiliyoruz. (Kısa bir diyalog için dahi oldukça yüksek bir oran!) Beden dili, iletişimimizin yarısından fazlasını oluşturduğuna göre, yüz ifadelerimizi, el hareketlerimizi ve vücut dilimizi öğrenmeye başlamamız gerekiyor. (Unutmayın beden dili, başta İngilizce olmak üzere kendimizi çok daha iyi ifade etmemize ve başkalarıyla çok daha kolay diyalog kurmamıza yardımcı olur. Bununla birlikte vücut dilinin lehçeli İngilizce konuşulan bölgelerde biraz daha farklı olacağını da hatırlamak gerekiyor.)
İngilizce iletişiminde beden dili nasıl kullanılır?
Şimdi beden dili türlerine birlikte göz atalım:
Aslında beden dilini kullanmanın bir diğer avantajı ya da yararı da yanlış anlaşılmaları önlemektir. Herkes gerçekten ne demek istediğini söyleyebilseydi (İngilizce ya da başka bir dilde) iletişim kurmak daha kolay olurdu. Ne yazık ki bu, her zaman böyle değildir. Bazı insanlar kendilerini kelimelerle çok iyi anlatamazlar ya da aslında söylediklerinin tam tersini anlatmak isterler. Bu nedenle bir çelişki, alay ya da karışıklığı önlemek için birkaç ortak vücut hareketini öğrenmek, yanlış anlaşılmaları büyük oranda ortadan kaldıracaktır.
Eye Rolling or roll the eye
Bu kelimeyi Türkçe olarak düşündüğümüzde “gözlerini devirmek” diyebiliriz ki, hepimiz, özellikle karşımızdakini onaylamadığımızı ya da rahatsız olduğumuzu göstermek için zaman, zaman bu hareketi yaparız. İngilizce konuşanlar da bir şey hakkında şüphe duyduklarında aynı göz hareketini yaparlar.
Bir örnek verelim:
“I wonder if my brother is going to be on time,” derken, gözlerini deviriyorsa, bu, kardeşinin her zamanki gibi geç kaldığını düşünüyor demektir.
İngilizce konuşan birçok kişi alaylı bir ifade kullanırken ya da “Yeah, right!”, “I doubt it,” ya da “probably not,” derken de gözlerini devirmekten kaçınmayacaktır.
Ya da;
“He told me he is dating a movie star.” – Bana bir yıldızla çıkacağını söyledi.
[Eye roll] “Yeah, right.” – “Evet, tamam.”
Böyle bir diyalogda muhtemelen siz de arkadaşınıza aynı tavırla cevap vereceksiniz. (Bir film yıldızıyla mı? Tabii, tabii…)
Air quotes
Bu ifadeyi karşımızdaki kişiyle konuşurken özel bir tanımı ifade etmek için kullanıyoruz. Yaptığımız şey ise, her iki eliminizin parmakları ile ‘tırnak’ işareti yapmak! (Konuşurken yapılan tırnak işareti! Elbette hava tahmini ile ilgili değil!) Örnek verelim:
“My roommate said that she could not come because she is [air quotes] working.”
“Oda arkadaşım, gelemediğini, çünkü havanın karardığını söyledi.”
Bu durumda, konuşmacı oda arkadaşının aslında çalışmadığını düşünüyordur ya da belki de bu mazeret, evden dışarı çıkmak istemediğinde kullanmaya alışkın olduğu bir ifadedir.
Arms crossed defensively
Şöyle söyleyebiliriz; birisi sizi onaylıyormuş gibi dinliyor ancak kollarını göğsünün üzerinde sımsıkı bir şekilde bağlı tutuyor. (Bu da aslında sizinle aynı fikirde olmadığını vücut diliyle gösterdiği anlamına geliyor.)
Örneğin, takımın bir görevi farklı şekilde yapması gerektiğini düşündüğünüz için bir meslektaşınızla tartıştığınızı varsayalım:
O diyor ki, “I hear the basis of your arguments,” fakat bu arada, kollarını göğsünün üzerinde bağlamış bile ve muhtemelen sizinle aynı fikirde değil!
Head shaking
Vücut dilinin, neredeyse evrenselleşen bu hareketini hepimiz biliyoruz. İngilizce konuşanlar arasında, “head shaking” genellikle anlaşmazlık ya da hayal kırıklığının göstergesidir.