Ailenizde hiç ikiz var mı?
Arkadaşlarınızın arasında birbirine tıpatıp benzeyenler var mı? Belki de sizin bir benzeriniz ya da ikiniz var!
İkizler kardeştir ve her ikisi de aynı anda doğar. Neredeyse tamamen birbirlerine benzerler. Buna rağmen kişilikleri tamamen birbirlerinden farklı olabilir. Bununla birlikte birbirlerine benzemeyen ama aynı kişilikleri ve zevkleri paylaşan ikizler de var. İlginç, değil mi?
Daha enteresan olan şey, İngilizce dilinde bile bazı kelimelerin ikizlerinin olmasıdır. Bazı kelimelerin anlamları birbirine çok yakındır ama farklı işlevleri ve kullanımları vardır. Bazıları ise aşağı yukarı aynı anlamı taşır. Örneğin dün gece yediğiniz pizza için “delicious” kelimesini kullanabileceğiniz gibi “tasty”, “yummy” hatta “mouthwatering” gibi eş anlamlı kelimeleri kullanabilirsiniz.
Eş anlamların yanı sıra şu özelliklere sahip kelimeler de vardır:
Bazı kelimeler aynı heceleme ve telaffuz özelliği taşımasına karşın farklı anlamlara sahiptir. Bu tür kelimeler İngilizcede “homonyms” şeklinde ifade edilir.
Bazı kelimelerin harfleri aynı olmasına karşın heceleme ve kullanım olarak birbirinden farklıdır. Bu tür kelimeler İngilizcede “homophones” şeklinde ifade edilir.
Bazı kelimelere aynı heceleme ama farklı telaffuz ve anlama sahiptir. Bu tür kelimeler İngilizcede “homographs” olarak ifade edilir.
Bu tür benzer kelimeler o kadar çoktur ki, çoğu zaman kafa karıştırıcı olabilir.
Peki, benzer kelimeleri birbirinden ayırmayı ve bunları doğru kullanmayı nasıl öğrenebiliriz?
Let’s find out!
Which Is Which?
Sözlük ve eş anlamlılar listesini kullanın:
İngilizcede, sözlük ve kelime hazinesi sizin en iyi arkadaşınızdır. Eğer herhangi bir kelimenin anlamından emin değilseniz, İngilizce sözlüğünüzü açın ve bakın!
Unutmayın ki, bir kelime pek çok farklı anlama ve kullanıma sahip olabilir. Kaliteli bir sözlük veya sözlük uygulaması kelimelerin hepsini bağlam içinde örneklerle listeleyecektir. Eş anlamlılar listesi (herhangi bir kelimenin eş anlamlılarını listeler) ayrıca benzer anlamlara sahip kelimeleri belirlemenize yardımcı olur.
Kelime ile ilgili kendi ipuçlarınızı oluşturun.
Benzer İngilizce kelimeler sıklıkla kafa karıştırıcı olabilir, ancak hangisinin hangisi olduğunu hatırlamanıza yardımcı olmak için aklınızda ipuçları ve görüntüler oluşturabilirsiniz.
Tanıdık bir şey (bir kişi, bir şey veya olay, ne olursa olsun işe yarıyor!) ya da hayalinizde bir görüntü oluşturun ve sözcük ile ilişkilendirin. Ardından, kelimeyi tekrar gördüğünüzde, bu ipucu otomatik olarak aklınıza gelecek ve farkı kolayca hatırlayacaksınız.
Öğrenmek ve test etmek için Flashcard’ları kullanın
Flashcard’ları kullanmanın birçok yolu da vardır. Sözcüğü flashcard’ın bir yüzüne, anlamı diğer tarafa yazın ve kendinizi test etmek için kullanın. Flashcard’ları yanınızda taşımak kolaydır, yolda ya da ofiste boş zamanınız olduğunda gözden geçirin.
Yeni kelimeler öğrenmek için odaklanın
Eğer sadece İngilizce kelimeleri ve tanımlarını ezberlerseniz, işler kafa karıştırıcı olur. Örneğin sözlük tanımlarında “rob” and “steal” kelimeleri benzer anlamdadır.
Rob: “to take personal property from [someone] by violence or threat”
Steal: “to take the property of another wrongfully”
Bu tanımlar neredeyse aynı görünüyor! Anadili İngilizce konuşanların bu kelimeleri nasıl kullandıklarını öğrenmek için gerçek bir hırsızlık olayını -onların ağzından- dinlemelisiniz. Ancak İngilizce konuşulan bir bölgede yaşamıyorsanız bunu nasıl yapabilirsiniz ki? Bu çok da zor bir soru değil: Sinema filmlerini, haberleri ya da eğlenceli YouTube kliplerini izleyebilir, böylece sokak dili ve günlük konuşmaları daha net öğrenebilirsiniz.
Can You Tell the Difference?
Birbirine harf ve telaffuz olarak benzeyen kelimeleri anlamak ve öğrenmek çok kolay olmayabilir. Ama endişelenmeyin! Farklılıklarını anladıktan ve birçok pratik yaptıktan sonra bu tür kelimeleri rahatlıkla kullanacaksınız.
Şimdi bazı örneklere birlikte bakalım:
Benzer heceleme ve telaffuza karşın farklı anlamları olan (bazı) kelimeler:
- Coarse/Course
Coarse: (adjective) texture that feels rough, not smooth
Is the texture of the jacket you’re wearing smooth or coarse?
Course: (noun) a series of classes you take to learn about a certain subject
Coarse/Course – birbirinden ayırmak için ipucu:
course kelimesinde “u” harfi iki kelimenin birbirinden ayrılmasını sağlayacaktır. “u” harfini “you” olarak düşünüp, aklınızda bir ayırım yapabilirsiniz. Aşağıdaki örneği dikkatle okuyun:
Are you currently taking a course to improve your English?
- Race/Raise
Race: (verb) compete in a contest of speed, like running or cycling
My neighbor’s children love to race each other home from school.
Bu kelime aynı zamanda hız yarışmasına atıfta bulunmak için isim olarak da kullanılabilir.
Which runner won the race this afternoon?
Raise: (verb) lift up something like your hand or a flag
Race/Raise – birbirinden ayırmak için ipucu:
İki kelimeyi birbirinden ayırmak için bir hayal kurmamız gerekiyor: “Raise” kelimesindeki “i” harfini, yarışta elini kaldıran birisi olarak düşünün! Aşağıdaki örnek bu hayalinizi daha da pekiştirecektir.
If you want some ice cream, raise your hand now before I finish the whole tub!
- Bear/Bare
Bear: (verb) produce results or fruit
I hope this tree will bear more apples next year.
Bare: (verb) expose or show
When I opened the door, his dog ran up and started to bare its teeth at me.
- Desert/Dessert
Desert: (noun) a hot, dry land with little rain and few plants or people (for example, the Sahara)
If you had to go to the desert for three days, how much water would you bring?
Dessert: (noun) a sweet dish served at the end of a meal (for example, cake or ice cream)
Maybe we should have chocolate ice cream for dessert.
Desert/Dessert: birbirinden ayırmak için ipucu:
“Dessert” kelimesindeki iki s’yi tatlı porsiyonun kısaltılmış formu olarak düşünün.
- Break/Brake
Break: (verb) separate something into pieces or cause it to stop working—usually after dropping or misusing it
Please don’t break those expensive Italian vases.
Brake: (verb) slow down or come to a stop
You should brake your car when you see someone crossing the street.
- Price/Prize
Price: (noun) the money you pay for something
I didn’t buy it because the price was too high.
Prize: (noun) something offered to winners of a contest or competition
If you want to win the first prize, you must practice harder.
- Lose/Loose
Lose: (verb) suffer a loss or fail to keep something in your possession
Please don’t lose these keys or you won’t be able to get into the apartment.
Loose: (adjective) not tightly fitted
She’s much thinner now and her clothes have become far too loose for her.
Lose/Loose – birbirinden ayırmak için ipucu:
İnsanlar çoğu zaman, özellikle de yazarken, “loose” kelimesini kullanırlar. Doğru kelimeyi kullanmak için, “loose” kelimesindeki iki o’nun ekstra alanı temsil ettiği şekilde gevşek olduğunu düşünün!
- Plain/Plane/Plan
Plain: (adjective) ordinary, not decorated
This dress is too plain. I prefer something with a floral print.
Plane: (noun) short for airplane
How long will the journey take by plane?
Plan: (noun) a detailed program of action
My plan is to stay longer in places that are less often visited by tourists.
Benzer Anlamlı Kelimeler:
- Cut/Chop
Cut: (verb) divide something into pieces with a knife or scissors
Let’s not cut the cake until everyone gets here.
Chop: (verb) cut into many small pieces with repeated strokes of a knife
You have to chop the garlic finely before you add it to the pan.
- Rob/Steal
Rob: (verb) take something away from someone by force
Someone tried to rob him while he was walking home late last night.
Steal: (verb) take something away illegally or without permission
If I accidentally leave my phone in the park, will someone steal it?
Rob/Steal – birbirinden ayırmak için ipucu:
Daha önce belirtildiği gibi, bu kelimelerin tanımları çok benzerdir. Bununla birlikte, İngilizce konuşanlar farklı kullanırlar. “Rob” genellikle şiddet içeren bir olayı ifade eder.
Örneğin, birileri sokakta sizi korkuttu ve cüzdanınızı istedi. – They would be robbing you.
“Steal”, aksine, genellikle göz önünde olmayan ya da ortalık tenhayken yapılan bir eylemi ifade eder.
Bir iş arkadaşınız tuvalete her gittiğinizde gizlice cüzdanınızdan para aldıysa-alıyorsa eğer; they would be stealing from you.
- Lend/Borrow
Lend: (verb) give someone temporary use of something on the condition that it’s returned later
You left your wallet at home? That’s okay, I can lend you some money.
Borrow: (verb) receive or ask for temporary use of something on the condition that it’s returned later
I have a history test tomorrow. Could I borrow your book to study?
- Hear/Listen
Hear: (verb) become aware of a sound
Did you hear the doorbell ring?
Listen: (verb) pay attention or be alert to a sound
I like to listen to music while I’m driving.
Hear/Listen – birbirinden ayırmak için ipucu:
Bu sözlerin her ikisi de işitme kavramıyla ilgilidir. Aradaki fark “amaç” ya da “maksat”tır.
When you listen, there’s intent. For example, at a concert, you listen to the music—you’re focusing on the melody and enjoying every note.
But to hear something, you don’t have to be consciously paying attention. When someone shouts your name from across the street, you would hear it, even if you weren’t listening for it.
- Ice/Snow
Ice: (noun) frozen water
It was so cold last night that my car’s windows were covered in a layer of ice this morning.
Snow: (noun) small white frozen drops of water that fall from the sky
The weatherman says that light snow is expected today.
Ice/Snow – birbirinden ayırmak için ipucu:
Snow, doğal ve yumuşaktır.
Ice, sert ve berraktır. Buz, bir yüzeyi kaplayabilir veya içeceğinizdeki buz küpü şeklinde olabilir.
- Amount/Number
Amount: (noun) the total number or quantity, used for uncountable items
You must use this amount of baking powder for the cake to rise.
Number: (noun) the total sum of units, used for countable items
The number of tickets sold this year has increased by 20 percent.
Amount/Number – birbirinden ayırmak için ipucu:
Many people say the amount of when they mean the number of. Remember that you can count numbers, so the number of should be used for countable items.
- See/Watch/Look
See: (verb) detect by eye or sight
Did you see him throw the ball at the window?
Watch: (verb) observe attentively
We’re all set to watch the football game on TV tonight.
Look: (verb) cast your eye on
Please look at this picture before you start drawing.
Happy learning!