İngilizce konuşurken bir yer ya da zamandan bahsediyorsanız, üç minik kelimeyi kullanıyorsunuz demektir: “in”, “on” ve “at”. Bu ortak kelimeler, bir cümlede iki kelime arasındaki ilişki gösteren edatlardır. İngilizce gramer öğrenenler için bazı edatları anlamak ve kullanmak oldukça kolaydır; behind, over, under, next to ve diğerleri gibi. Ama bazı küçük preposition’lar kafa karışıklığı yaratabilir. Ama endişelenmeyin! Cümle içerisinde “in”, “on” ya da “at” kelimelerini ne zaman kullanacağınıza dair bazı kurallar vardı. Bu kuralların en bilineni zamanı ve yeri tarif etmek için, “in”, “on” ve “at” proposition’larını genelden özel doğru kullanmaktır. Şimdi bu kullanımları hep birlikte inceleyelim:
Prepositions and Time
İlk örneğimize İngilizce “zamanlar” hakkında nasıl konuştuğumuzu inceleyerek başlayalım. İngilizcede aylar, yıllar, on yıllar veya asırlar gibi genel ve daha uzun bir süreleri tarif ederken “in” proposition’u kullanılır.
Örneğin: “in April”, “in 2015” ya da “in the 21st century” gibi.
Daha kısa ve daha spesifik zaman aralıklarındaki belirli günler, tarihler veya tatiller hakkında konuşmak için ise “on” proposition’unu kullanırız.
Örneğin:
“I went to work on Monday,” ya da “Let’s have a picnic on Memorial Day.”
En belirgin zamanlar için ve eğer “gün” kelimesi kullanılmıyorsa “at” en uygun proposition’dur.
Örneğin:
“Meet me at midnight,” ya da “The flowers are in bloom at Easter time.”
Prepositions and Place
İngilizce olarak bir yerden bahsederken -çok büyük bir yer ya da çok genel bir yer ise- “on” preposition’u kullanırız. Örneğin:
“VOA is located in Washington, D.C.” ya da “for the best food, try the restaurants in Chinatown.”
Daha belirli yerler ya da sokak isimleri gibi, “on” edatını kullanırız. Bir örnek daha:
President Obama lives on Pennsylvania Avenue in Washington, D.C.
Son olarak, en belirgin yerlere geldik: Tam adresler veya kavşaklar için “at” edatını kullanırız:
Örneğin: “Come to my office at 330 Independence Avenue.” ya da “it’s at the corner of Independence and 3rd Street.”
Yine de İngilizcede her kural için her zaman bir istisna vardır. Ulaşım hakkında konuşurken, bazı şeylerin anlaşılması biraz zorlaşır. Otobüs veya tren gibi kamu araçları için, aynı zamanda bisiklet gibi daha küçük olanlar için “on” kullanıyoruz. Örneğin “I rode there on my bicycle.” Bununla birlikte, “you ride in a car,” da diyebiliriz.
Yine de, İngilizce proposition’ların bazı kurallara sahip olduğunu bilmek, biraz da olsa kafa karışıklığını engelleyecektir.
“Genelden özel” kuralını takip etmeniz çoğu zaman size yardımcı olacaktır.